top of page

Panik Bozukluk: Anlama, Tanıma ve Yönetme


Panik bozukluk, kişinin beklenmedik ve tekrarlayan panik ataklar yaşadığı psikiyatrik bir hastalıktır.. Panik atak, yoğun korku veya rahatsızlık hissiyle karakterize, genellikle 10 ila 20 dakika süren, bedensel belirtilerin ön planda olduğu, ani başlangıçlı bir durumdur. Hızlı bir şekilde başlar ve belirgin bir sebep olmadan meydana gelir.


Panik atak sırasında yaşanan belirtiler genellikle yoğundur. Bu belirtiler arasında hızlı kalp atışı, nefes darlığı, terleme, titreme, göğüs ağrısı, mide rahatsızlıkları, baş dönmesi, derealizasyon (çevrenin gerçek olmadığını hissetme) veya depersonalizasyon (kendinizi bedeninizin dışında hissetme) bulunabilir.


Bu belirtiler genellikle kalp krizi geçirme, boğulma, felç geçirme, gibi ciddi sağlık sorunlarını taklit eder ve bu durum, atak sırasında ölüm korkusu yaşanmasına neden olabilir.



Bu belirtilerin kaynağı ise Sempatik Sinir Sistemi (SSS)'dir.


Sempatik sinir sistemi (SSS), “savaş ya da kaç” tepkisinin merkezidir. Tehlike anında vücudu harekete geçirmek için tasarlanmıştır. Sempatik sinir sistemi aktive olduğunda, adrenal bezler adrenalin ve noradrenalin hormonlarını salgılar ve vücutta bir dizi değişikliğe neden olur. Örneğin korktuğumuz durumlarda SSS kalp atışının hızlanmasına ve solunumun artmasına neden olarak. vücuda daha fazla oksijen taşınmasını sağlar. Terleme ile ücut ısısını düzenler, kaslar olası bir tehdide karşı vücudu hazırlamak için gerilir, sindirim sisteminde yavaşlama olabilir, böylece vücut enerjiyi hayatta kalma fonksiyonlarına yönlendirir. Bu örnekler çoğaltılabiir ve hepsi koruyucu mekanizmanın bir parçasıdır.

İşte panik ataklarda da ortaya çıkan bu belirtiler, aslında evrimsel bir avantaj olan ve vücudu tehlike karşısında koruma amacı güden sempatik sinir sisteminin yanlış alarm vermesi sonucu oluşur.


Panik bozukluğu olan kişiler, genellikle bir sonraki panik atağın ne zaman geleceği konusunda endişe yaşarlar. Bu duruma beklenti anksiyetesi denir ve kişinin ataklardan korunmak ya da atak olmasını engellemek için davranış değiştirmesine, belirli yerlerden veya durumlardan kaçınmasına neden olabilir ve kişinin yaşamında istenmeyen kısıtlanmalar oluşur.


Panik bozukluğun nedeni tam olarak bilinmese de, genetik, biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörlerin bir kombinasyonu olduğu düşünülmektedir. Bu durum, genellikle geç gençlik veya erken yetişkinlik döneminde başlar ve kadınlarda erkeklere göre daha sık görülür.


Panik bozukluk tedavi edilebilir bir durumdur. Tedavi genellikle ilaçları (genellikle antidepresanlar ve/veya benzodiazepinler) ve psikoterapiyi (özellikle bilişsel davranışçı terapi) ve içerir. Bu tedaviler, panik atakları yönetmeyi ve gelecekteki atakları önlemeyi hedefler.


Panik bozukluk tedavisinde genellikle iki tür ilaç kullanılır:


Antidepresanlar: Antidepresanlar, panik atakların sıklığını ve şiddetini azaltmak için kullanılır. Bu ilaçlar genellikle serotonin ve norepinefrin gibi beyindeki kimyasalların dengesini düzenleyerek etki gösterir. En sık kullanılan antidepresanlar seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI), serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörleri (SNRI) ve trisiklik antidepresanlardır. Bu ilaçlar genellikle birkaç hafta içinde etki etmeye başlar, bu yüzden sabır önemlidir. Tedavi edici özellikte olan bu ilaçların kullanımı daha sonra belirtilerin tekrar etmesini engellemek için en az 6 ay- 1 yıl devam etmelidir. Bu süre kişinin durumuna göre doktor tarafından daha da uzatılabilir.


Benzodiazepinler: Benzodiazepinler, sakinleştirici etkileri olan ilaçlardır ve genellikle kısa süreli tedavide veya hızlı etkinliğe ihtiyaç duyulduğunda kullanılırlar. Genellikle antidepresanların etkisi belirginleşene kadar tedavinin başlangıcında tercih edilirler ve yoğun anksiyete ve panik ataklarda hızlı bir rahatlama sağlarlar.


İlaç tedavisinin başarısı genellikle hastanın ilacı düzenli ve doktorun talimatlarına uygun olarak kullanmasına bağlıdır. Tedavinin etkinliğini izlemek süreci yönetmek için düzenli tıbbi takip gereklidir. İlaçlar genellikle en etkili sonucu vermek için psikoterapi ile birlikte kullanılır.


Unutulmaması gereken bir nokta da ilaç tedavisinin kişiye özel olduğu ve hangi ilaçtan ne kadar yarar sağlanacağının kişiden kişiye değişkenlik gösterebileceğidir. Bu nedenle tedavinin mutlaka psikiyatri uzmanı tarafından düzenlenmesi ve takip edilmesi önemlidir.




bottom of page